
İletişim “Merhaba” İle Başlar
Murat Sevgi
İletişimin sadece
insana özgü olmadığını bilenler, hayvanların dillerini keşfetmeye çalışırlar.
İki hayvan, yan yana geldiğinde hırıl-mırıl sesler çıkarır ve çeşitli
hareketler yaparlar. İnsanlar da, “iletişme” meselesini öyle abartmışlar ki
iletişim ile ilgili sektörlerin ekonomik boyutu gıda sektöründen bile daha
büyük hale gelmiştir.
*
* *
Farsça
olan “merhaba” öyle güzel bir kelimedir ki; benden zarar gelmez anlamına gelir.
İlk karşılaşmada ‘adetten’ bir merhaba denmesi yerine, anlamını bilerek
söylenmesi çok daha güzel olur.
Aslına
bakarsanız, böyle ‘merhaba’ tarzı yazılar yazmayı hiç beceremem ama bu seferki
biraz farklılık olsun istedim. Kendi kendime stilimde(?) bir değişiklik yapmayı
denedim.
Pek
edebiyat seven bir öğrenci değildim. Lisede, edebiyat ödevi diye verilen bir
kitabı bile zor okuduğumu hatırlıyorum... Yani, “Eğitim Sistemi” denen facianın
yıkıntıları arasından canlı kalmaya çalışanlardan biriydim. Ama yazma işine bir
şekilde bulaştım. Aradan çok zaman geçti. Hesaplayınca çeyrek asırdan fazla
ediyor! Elimi attığım her işte yaptığım gibi bu işe de tersten başladım. Daha
düz yazı yazmayı beceremezken; her harfinin doğru olması gereken bir edebiyat
dalına, üstelik matematik, fizik, geometri, İngilizce ve hatta biraz Latince
gerektiren bir edebiyat dalına bulaştım. Bu dalın adı bilgisayar
programcılığından başka bir şey değil!
Evet,
bilgisayar programlama da bir yazınsal türdür. Bir iletişim dilinin metnine
verilen addır. Bilgisayarlar ya da derleyicilerin anladığı, işlevlerini
öğrendiği, tariflerini aldığı bir dildir. Bilgisayar gibi az gelişmiş(!) bir
şeyin anlayabilmesi için çok net ve akıcı bir şekilde yazılması gerekir.
Bilgisayar, kelimeleri ve komutları ‘kendine göre’ yorumlayamayacağı için net
ve öz şekilde yazılmalıdır. İşte, çeyrek asır kadar önce ilk programlama dili
olarak, dillerin en zorlarından biri olan assembler ile işe başladım. O tarihlerde
bilişim yayıncılığı bu günkü kadar yoğun olmadığı için kendi kendimize gelişmek
zorunda kaldık. Assembler dili bilgisayara verilen mesajların aracı bir
yazılımdan geçmesini gerektirmediği için ayrıca “makine kodu” adıyla da anılır.
Yani, bütün programlama dillerinin ürünleri eninde sonunda assembler diline
çevrilip bilgisayarlara gönderilir. Bu dil çok zor ama yetenekli bir dil
olmasının yanında bir işlem yaptırmak için sayfalarca yazmayı gerektirir. Bunun
yerine bazı assembler cümlelerinin kodlanması ile oluşturulmuş kısaltmalardan
oluşan diğer diller kullanılır.
SELAM
yerine SLM yazmak gibi... Bu kısaltma işlemi tıpkı günümüzdeki cep telefonu
kullanıcılarının kısaltmalarına benzer ama çok daha karmaşıktır.
Çok
sayıda bilgisayar programı yazdım. Bu programları yazarken 1980’lerden günümüze
kullanılan dillerin neredeyse tümünü öğrendim. ADA, Cobol, Algol, gibi birkaç
antikayı öğrenme şansım olmadı. Assembler dilinden sonraki en güçlü dil olan C
ve bu dilin geliştirilmesi ile oluşturulan C++, Visual C, Vatcom C, Turbo C,
Borland C, Microsoft C gibi farklı firmaların C dili ile ilgili geliştirici
yazılımlarını kullandım. Bunlar tamam da, benim en keyif aldığım dil hiç
kuşkusuz Java dilidir.
Java
dilinin ilk geliştiricisi olan Sun Micro System firması, 11 Eylül 2001
saldırısı sırasında Dünya Ticaret Merkezi’nde bulunan ofislerinin yok olması
ile büyük bir sarsıntı yaşadı. Bu felaketin yaşandığı ikiz kulelerden birinin
otuz küsur katı Sun Micro System tarafından kullanılıyordu.
Sonrasında
Java dili de, her güzel şeye el atıp hantal ve iş göremez hale getiren
Microsoft ile buluştu. 2000’li yılların dilleri olarak tanımlanabilecek “.NET”
teknolojisi bu zeminde ortaya çıktı. Günümüzde cep telefonu ve tabletlerde
kullandığınız programların çoğu bu teknolojinin ürünü olan yeni nesil Java ve
C# dilleri ile geliştiriliyor.
Her
yıl yeni sistemler ve diller çıkması bir tasarımcının ve geliştiricinin en
sevmediği özelliklerin başında gelir. Bir yılı aşkın süre öğrenmek için kafa
patlattığım sistem, tam ben iyiyim, en iyiyim dediğimde çöp olmaya başlıyor!
Bundan daha moral bozucu bir şey bulabileceğinizi zannetmiyorum.
Bence,
bilişim konusunda küçük tasarımcıların ve geliştiricilerin canına okumak için
“özellikle” yapılan bir uygulama bu! Yerel ürünlere karşı oluşturulmuş bir
küresel saldırı! Mesela 1990’ların başlarında geliştirdiğim bir ürünü; Xenix,
DOS, Windows 3.1, Novell, Windows 95, Win 2000, WinXP, ve Linux gibi sistemler
için defalarca, YENİDEN yazmak zorunda kaldım. Son olarak Tübitak, bir tür
Linux olan Pardus adını verdiğimiz işletim sistemini geliştirmeye başlayınca
tamam dedim. Artık Türkiye’de “Amerikayı
tekrar keşfetmeye ne gerek var” diyen bütün gerizekalılar ölmüş diye
düşündüm ama olmadı! Yine olmadı!
90’ların
başından beri, dünya üzerindeki pek çok üniversiteden, yazılım ekibinden ya da
kendi başına program geliştirme işi ile ilgilenen binlerce tasarımcının emeği
ile temelleri atılan açık kaynak kodlu Linux sistemini çekirdeği esas alarak
MİLLİ, dışa bağımlılığı olmayan, kendi mühendislik zekamızı kendi sınırlarımız
içinde büyütmeyi mümkün kılacak Pardus Projesi, sonuçları beklenmeden askıya
alınarak; Türk bilişim dünyasını hayal kırıklığına uğrattı.
24-25
yıl, 75-80 farklı geliştirici yazılımı ve 20 civarında dilde program yazdıktan
sonra yaptıklarımdan yavaş, yavaş sıkılmaya başlamıştım... İşte, sırf keyif
için, ‘kendi dilimde’ yazı yazmaya başlayışım böyle oldu.
Yıllarca,
akademik ve teknik makaleler, yaptığım projeler için kılavuz kitaplar, tanıtım
yazıları, analiz dosyaları yazdırmış ya da bizzat yazmıştım ama -ekolojiyi
saymazsak- hedefime “bilişim” dışında bir konu koymaya pek alışık değildim.
Oradan buradan bulup takıldığım konularda yazdıklarım, Hürriyet Gazetesi’nin
OnPunto sayfasında düzenli şekilde yayınlanmaya başladı. Bu arada, OnPunto
demişken, Türkiye’de “Bilişim Yazarlığı” ve “İnternet Gazeteciliği”
konusunda, o dönemin Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Yurtsan Atakan’ı da rahmetle
anmak gerekir. Hürriyet Gazetesi’nden ayrılarak Akşam Gazetesi’nde yazmaya
başlaması sonrasında Yurtsan Atakan’ın daveti ile dahil olduğum naberler.com
projesi de vefatıyla birlikte durdu.
*
* *
Bir
gün, yazılarımdan birini yerel bir gazetede, bir muhabirin imzası ile haber
metni olarak gördüm. İşte, bana bulaşan ‘yazma virüsünün’ ikinci safhası
böyle başladı. O gazeteye gittim, gazetenin bir hafta önceki nüshasını buldum
ve yazı işleri müdürüne, “bu yazı benim” dedim. Sonrasında; bir yazı,
iki yazı; bir gazete, iki gazete... Derken, şu anda evimde bir oda dolusu dergi
ve gazeteden oluşan bir arşivim var... Yerli ve yabancı yüzün üzerinde farklı
dergi ve gazete, on binin üzerinde nüsha, beş binin üzerinde makale, köşe
yazısı ve İnternet üzerinde arama yapıldığında karşınıza çıkan on milyonun
üzerinde sonuç...
*
* *
Hepsi,
mail ile gönderilen o ilk yazı ile başladı...
Ha,
o yazı işleri müdürü şimdi nerede diye merak ediyorsanız, şunu söyleyeyim:
Birkaç gün önce “bana yazı gönder, yeni gazete çıkarıyoruz” deyince bu
yazıyı –ona da- gönderdim... :)
Hep
sevgi ile kalın.
Murat
SEVGİ
Murat Sevgi Köşe Yazıları
- Akbabalar Kemirgenler Ve Parazitler
- Ne Bekliyorsunuz Ki? Öyle Veliye Böyle Çocuk
- Nükleer Strateji
- Hep Ucuza Rağbet Var Ama Ucuz Genelde Dandiktir
- Enerji Verimliliği Semineri
- Marçep
- Sosyal Medyadan Beslenmek
- Militan Çevrecilik
- Camın Arkası
- Hayatın Anahtarı: Arılar
- Virüs, Genom Teknolojisi Ve Tehlikeli İnovasyonlar
- Öteki Tarafa Geçmenin Anahtarlari
- Bu Hale Nasıl Geldik?
- Gdo: Ne Olacak Canım, Yiyin!
- Farkında Mıyız?!...
- Gdo'lu Pirincin Bedelini Kim Ödeyecek?
- Yakarak Enerji Üretmek “Yenilenebilir” Mi?
- Ateşle Oynuyorlar!
- Elektromanyetik
- Gemiler Yandı! Geri Dönüş Yok!
- Ergene Kirletilirken Neredeydik?
- Marka Bilinci Ve Algının Değişimi Üzerine
- Yönetecek Bir Şey Kalmadı Ki!
- Popüler Kültür
- Her Yil Ayni Terane
- Konu “Enerji” Olunca Facebook Çildirdi-1
- Kurban Toplumu
- Toprak Değil İnsan Erozyonu
- Sokak Kültürü
- Olağan Şüpheliler
- Meşru Müdafaa Hakki
- At Gözlüğü
- Gemiler Yandı Geri Dönüş Yok!
- Kütür-Kütür Mü? Kültür-Kültür Mü?
- Ölüm Reçetesi: Can Boğazdan Gider
- Yağma Yok!
- Katalizör
- Okumak Neden Gereklidir?
- Felaket Ya Da Daha Ötesi!
- Çocuklarimizi Nasil Öldürürüz?
- İhmal Değil Cinayet!
- Kirkbeşlik
- Bu Ay Hirsizlarin Avuçlari Kaşinir!
- Küresel Isinma Sağlığımızı Tehdit Ediyor (1)
- Sivrisinekler Sıcakta Komutayı Ellerine Alıyor (2)
- Sağlığı Tehdit Eden Sular (3)
- İnsanın Psiko-Mekaniği
- Arıtma Çamurları Yenilenebilir Enerji Kaynağı Olacak Mış!
- Yönetememenin Türkçesi
- Ekoloji - Ekonomi - Rant!

