
Gemiler Yandı Geri Dönüş Yok!
Murat Sevgi
Haziran 2013’de,
Gezi Parkı ve Taksim eylemlerinin en cıfcıflı günlerinde bu yayınlaması iin
gönderdiğim bir gazetenin editörü (ya da yazı işleri müdürü), sırf başlıktaki
ifadenin Gezi Eylemleri ile örtüşen, (protest bir duruş sergilediğini düşünerek
olsa gerek), yazıyı yazılarımı yayınlamayı durdurdu. Eminim ki; yazının
içeriğine bile bakmadan alınan bu kararda başka şeyler de etkili olmuştur.
Şimdi bunu boşverip konuya dönelim.
İşte,
o günden beri, “Gemiler yandı, geri dönüş yok” başlıklı yazım, sandıkta
küflenip duruyordu. Aslında yazının başlığı şöyle olsa fena olmazdı:
“Atatürk'ün Eylem Planı”
Türkiye
en az her dünya devleti kadar akıl ve bilgi birikimine sahip. Birçok millet,
Alman, İtalyan, Fransız yada İngiliz de, bizler gibi! Yani hepimizin bir
diğerinden fazlası-eksiği yok. Ama iş
devletleri kıyaslamaya geldiğinde durum değişiyor. İşte bu farkı ortaya çıkaran şey: TOPLUM
YAPISI. Bunun dengesini koruyabilmek (yoksa kurabilmek) için; toplumlar sürekli
bir şekil değişimi sürecinin içinde.
Çoğunlukla seyretmeyi tercih ettiğimiz bir değişim yaşanıyor. Hızla yaşanan değişimde çeşitli aşamalar
geçiliyor:
BİRİNCİSİ:
Konar,
göçer basit bir kalabalıktan "Tarım toplumuna" geçerken, bozkırdan
Anadolu’nun yeşil ovalarına uzanan yolculuğumuzda devlet sistemini öğrendik.
Selçuklu ve Osmanlı ile en iyisini başardık.
İKİNCİSİ:
Dünya sanayi toplumuna geçerken bakıp
seyrettik. Bunun cezasını Osmanlı’nın son 150 yılı ile ödedik. (Hala ödüyoruz)
ÜÇÜNCÜSÜ:
Yakın
bir geçmişe kadar: “Dünya artık bilgi toplumuna geçiyor. Yani bir daha geride
kalıp seyretme lüksümüz yok.” Diyorduk.
Yine her şey lafta kaldı, bakıp seyrettik. Ve geldiğimiz nokta geri dönülemez noktaya
iyice yaklaştı.
Bilgi
toplumu; asıl üçüncü aşama değil. Asıl
üçüncü aşama: Akıl toplumu. Ama Bilgi
toplumu denilen ara geçiş dönemi, sürecin daha az acı vermesini sağlayacak bir
tampon. İktisat, sosyal bilimler, hukuk,
ekonomi ve teknik bilimler bu tampon sürecin sonunda yepyeni bir şekle girecek.
İşte
bu durumda (yani bu gün) karar vereceklerin (siyasetçilerin ve bürokratların)
doğru ve ivedi karar vermekten başka çaresi yok. Millet bu kararlı tutumu
seçtiklerinden, atadıklarından ve görevlendirdiklerinden bekleme hakkına
sahiptir.
Verecekleri
karar bir milli mücadele kararından başka bir şey de değil aslında. Birinci dünya savaşı sonrası Türkiye’si kadar
kötü durumdayız. İktisat, sosyal bilimler, hukuk, ekonomi ve teknik bilimler ne
varsa ithal! ‘Bizden’ diyebilecek hiç
bir şey yok. Bir Behçet Hastalığı icat etmişiz, bir de Oktay Sinanoğlu! Gerisi
tıss!… (Birkaç tane daha ekleyip bu tespitimi çürütmeye niyet edenler
çıkacaktır. Ama buna muhalefet edebilmek
için binlerce örnek getirmeniz gerekir.
Yoksa hiç niyetlenmeyin.) Bunu düzeltmek için yapabileceklerimiz öyle
net ve kesin bir halde ortada duruyor ki!
Mevcut
durumu görmemek için siyasetçi bile olmak yetmez. Yani ‘ben konuya siyasal bakıyorum’ diyen,
başta kendine ihanet eder ve alır yürür…
Mustafa
Kemal Atatürk'ün 1927 de o günün raporunu vermek için dile getirdiği bir
konuşma metni var. Biz buna; ‘Büyük
Nutuk’ diyoruz. İşte bu NUTUK; 1919
Mayısından o güne kadar yapılanların bir güncesi... Atatürk bu belgenin son
sayfasında: Yarın için, muhtemel senaryo çiziyor ve maddeler halinde ülkenin,
devletin, milletin ve diğer ulusların durumunu tasvir ediyor.
*
* *
Durumu
anlatmakla kalmıyor...
Son
sayfanın son paragrafında bir de çözüm yolu gösteriyor!
Kehanet
filan değil.
Tam
da BUGÜN OLAN profili ortaya koyuyor...
Yıllardan
1927, aylardan Mayıs.
TAM
83 yıl önce! 83 diyorum. Gerçekten 83
yıl geçmiş üstünden. Şimdileri
anlatıyor...
Merak edenler açıp okusun. Atatürk'ün NUTUK diye adlandırdığı sonrasında
SÖYLEV kelimesini ile adı ‘Türkçeleştirilen’, o eserinin son sayfasında... Biz o son sayfaya diğer sayfalardan ayrı bir
öneme sahip olduğunu ispatlayan bir de isim vermişiz... Açın okuyun.
Tekrar
söylemek lazımsa: O son sayfaya bizler:
"ATATÜRK'ÜN
GENÇLİĞE HİTABESİ" Diyoruz. (Alın
size eylem planı!)
Ama
sadece okullarda duvarlarda asılmak için değil o metinler...
Okumak,
anlamak, çözümlemek ve gereklerini yerine getirmek için.
Hep
sevgi ile kalın.
Murat
SEVGİ
Murat Sevgi Köşe Yazıları
- Akbabalar Kemirgenler Ve Parazitler
- Ne Bekliyorsunuz Ki? Öyle Veliye Böyle Çocuk
- Nükleer Strateji
- Hep Ucuza Rağbet Var Ama Ucuz Genelde Dandiktir
- Enerji Verimliliği Semineri
- Marçep
- Sosyal Medyadan Beslenmek
- Militan Çevrecilik
- Camın Arkası
- Hayatın Anahtarı: Arılar
- Virüs, Genom Teknolojisi Ve Tehlikeli İnovasyonlar
- Öteki Tarafa Geçmenin Anahtarlari
- Bu Hale Nasıl Geldik?
- Gdo: Ne Olacak Canım, Yiyin!
- Farkında Mıyız?!...
- Gdo'lu Pirincin Bedelini Kim Ödeyecek?
- Yakarak Enerji Üretmek “Yenilenebilir” Mi?
- Ateşle Oynuyorlar!
- Elektromanyetik
- Gemiler Yandı! Geri Dönüş Yok!
- Ergene Kirletilirken Neredeydik?
- Marka Bilinci Ve Algının Değişimi Üzerine
- Yönetecek Bir Şey Kalmadı Ki!
- Popüler Kültür
- Her Yil Ayni Terane
- Konu “Enerji” Olunca Facebook Çildirdi-1
- Kurban Toplumu
- Toprak Değil İnsan Erozyonu
- Sokak Kültürü
- Olağan Şüpheliler
- Meşru Müdafaa Hakki
- İletişim “Merhaba” İle Başlar
- At Gözlüğü
- Kütür-Kütür Mü? Kültür-Kültür Mü?
- Ölüm Reçetesi: Can Boğazdan Gider
- Yağma Yok!
- Katalizör
- Okumak Neden Gereklidir?
- Felaket Ya Da Daha Ötesi!
- Çocuklarimizi Nasil Öldürürüz?
- İhmal Değil Cinayet!
- Kirkbeşlik
- Bu Ay Hirsizlarin Avuçlari Kaşinir!
- Küresel Isinma Sağlığımızı Tehdit Ediyor (1)
- Sivrisinekler Sıcakta Komutayı Ellerine Alıyor (2)
- Sağlığı Tehdit Eden Sular (3)
- İnsanın Psiko-Mekaniği
- Arıtma Çamurları Yenilenebilir Enerji Kaynağı Olacak Mış!
- Yönetememenin Türkçesi
- Ekoloji - Ekonomi - Rant!

