
Çocuklarimizi Nasil Öldürürüz?
Murat Sevgi
Takvimler, Ulusal
Egemenliğin yıl dönümü olan 23 Nisanı gösteriyordu. (Bu "Ulusal
Egemenli" kavramını özellikle yazdım.) Atık boşaltıldığı bilgisini
aldığımız çok yer vardı ama öncelikle Kırklareli sınırları içerisinde bulunan
birkaç hedef belirledik. Bu hedeflerden Tatarköy ve Sakızköy incelemelerini
yapabildik ama çalışmamız yarım kaldı. Sakızköy'de bulunan atıkların sıcak
külüne gömülmekten son anda kurtuldum. Derin yanıklarla da olsa ölümden döndüm.
Yakma
işine ilk günden beri şiddetle karşıyım ve bunun zararını derin yanıklarla
yaşıyorum. 2009 senesinde DOĞADER tarafından hazırlanan rapordaki bazı
ayrıntılar olayın boyutlarını apaçık ortaya koymaktadır:
ATIK YAKMA NEDEN YASAKLANMALIDIR?
Genel olarak bu maddeler hakkındaki
çalışmalar dioksin hakkında yapılanlardan daha azdır ve bunların formasyonları,
salınım ve sağlık etkileri üzerine pek fazla şey bilinmemektedir. Bunlardan
bazıları olan hexachlorobenzene (HCB) ve PCB’ler Stokholm Konvansiyonu
tarafından Kalıcı Organik Kirletici
(KOK) olarak tanımlanmıştır. Bunların bir çoğunun kanserojen olduğundan
şüphelenilmekte ve bir kaçının dioksin benzeri zehirli yapıya sahip olduğu
düşünülmektedir.
KÜL TEHLİKESİ:
Eskiden yakmak, atık maddelerden
kurtulmanın en etkin yolu olarak kabul edilirdi.
Ancak endüstrileşmenin başlamasından
bu yana atıkların yapısı çok hızlı bir şekilde değişti. Bugün kimyasalların ve
plastiklerin seri üretimi atık yakmayı karmaşık, maliyetli ve çok kirletici bir
bertaraf yöntemi haline getirdi. Yakmanın atıkları yok ettiği konusundaki
yanlış inancın tersine,gerçekte atık yakma çöp sorununu öldürücü bir kirlilik
tehdidine dönüştürmektedir.
Atık yakma tesisleri çevreye yayılan
dioksin, furan, sülfür ve nitrojen oksitleri, kurşun ve diğer ağır metallerin
ana ve pek çok bölgede de en büyük kaynağını oluşturmaktadır. Ayrıca atık yakma tesisleri ile sanayiler
atık sorunlarının üstünü örtmenin kolay bir yolunu bulmuş oluyorlar ve böylece
ürünleri için ‘beşikten mezara’ sorumluluğundan kurtularak kirli ve savurgan
üretim süreçlerine devam edebilmekteler.
Artık atık yakma tesislerine yapılan
yatırım, kaynakların yağmalanması olarak kabul edilmekte ve gezegenimizin
değerli ve sınırlı kaynaklarını korumada toplumun utanç verici başarısızlığını
temsil etmektedir.
Hem atık yakma tesisleri hem de
düzenli depolama alanları atık sorununa yanlış yönlendirilmiş
yaklaşımlardır. Atık problemine,
engelleyici çözümlere zaman ve yatırım yaparak çözüm aramaktansa, atık yönetim
uzmanları ve yetkililer her zamanki gibi bu tür son önlemlere başvurmaktalar.
Bu tür baca sonu (end-of-pipe) mühendislik çözümleri ciddi çevre kirliliği ile
bağlantılandırılmış olmakla birlikte bunlar kalıcı çözümler olarak
adlandırılamaz.
Gerçek kalıcı çözüm, düşünce
yapısında radikal bir değişim gerektirmektedir. Buna, uygun materyallerin
kullanımı ile uygun ürün tasarımı ve tüketimin minimize edilmesi ile atıkların
en geniş düzeyde engellenmesi şeklinde başlanabilir. Geride kalan her atık
ıslah edilmesi ve üretken ekonomiye dönmesi gereken bir kaynaktır.
Çözüm atık yakma tesislerinde değil,
esas olan endüstriyel süreçleri iyileştirmek ve atık miktarını azaltmaktır!
Çıkan atıkların ise bu iş için özel olarak yapılmış sıhhi endüstriyel atık depo
tesislerinde usulüne uygun olarak depolanması gerekir. İster evsel, ister
endüstriyel olsun çöpleri yakmak çok tehlikelidir. İnsan sağlığı, su temizliği,
toprak ve hava kalitesi açısından telafisi mümkün olmayan sonuçları oluşturur.
Yakma sonucu ortaya çıkacak baca gazı emisyonları içinde DİOKSİN ve FURAN gibi
atıklar bulunmaktadır.
"Dioksin" ve "furan"
türevi çok sayıda klorlu kirletici, poliklorlu dibenzo-p-dioksinler ve dibenzo
furanlar’dan oluşan bir gruptur. En toksik klorlu organik bileşikler olarak
kabul edilmektedirler ve KALICI ORGANİK
KİRLETİCİ sınıfı olarak tariflenmektedirler. Aynı zamanda inatçı, kararlı
yapıları nedeniyle doğada çok uzun süre boyunca kalırlar. Dioksinler ve
furanlar çevrede çok uzun süre kalıcı olmalarının yanında yağda
çözünmektedirler. Bu nedenle insanların ve hayvanların vücutlarında birikerek
çoğalırlar ve uzun yıllar boyunca kalırlar. Bugün tüm insanlar, her gün belli
miktarda dioksin’e maruz kalmaktadır. Bu kirleticiler içerisinde en toksik
olanı 2, 3, 7, 8-tetraklorodibenzo-p-dioksin (2, 3, 7, 8-TCDD) bu grubun
toksikolojik modeli olarak kullanılmaktadır.
Uluslararası Kanser Araştırması
Ajansı tarafından 1.Grup’ta (İnsanlarda kansere neden olduğu ispatlanmış)
gösterilmektedir (IARC) (IARC 1997). 2, 3, 7, 8-TCDD’nin toksisitesi ile ilgili
en geniş araştırmayı ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) yürütmüştür ve bu araştırmanın
taslağını 1994 yılında yayınlamıştır (USEPA 1994a). Araştıma sonuçlarına göre,
dioksin kanser yapmasının yanında, sinir, bağışıklık ve üreme sistemlerine zarar
verebilmekte, doğmamış bebeklerde bozuk oluşumlara, sakatlıklara sebep
olabilmekte, endokrin sistemini bozabilmekte ve daha bir çok olumsuz etkiye
neden olabilmektedir.
Hepsinden önemlisi, araştırmaya göre
sıradan erkeklerin ve kadınların maruz kaldıkları seviyelerde dahi bazı daha
hassas etkilerin ortaya çıkabileceği sonucuna varılmaktadır.
0,01 TEQ/kg vücut ağırlı/gün
miktarının alınmasının, her bir milyon insanda bir ekstra kanser vakasına
rastlanmasına neden olduğu belirtilmektedir. Bu miktar, ABD Çevre Koruma
Ajansı’nın Ģu anda her insanın almakta olduğunu belirttiği sıradan seviye olan
3-6 pg TEQ/kg vücud ağırlığı/gün miktarından 300-600 kez daha azdır. İşte bu
sebepten dolayı dioksin kirliliğinin her 1.000 ila 10.000 insanda bir kişide
kansere neden olduğu düşünülmektedir. (USEPA 1994a).
* * *
Tehlikenin farkına varmak için, illa
birilerinin ölmesini bekleyen yetkililere sesleniyorum:
Eğer,
harekete geçmek için ciddi-ciddi ölüm vakaları görmek istiyorsanız;
çevrenizdeki hastanelerin onkoloji servislerine bakın!
Çoluk
çocuk demeden ölüme koşanların gözlerine bakın.
İyi
bakın, kendinizi göreceksiniz!
Hep
sevgi ile kalın.
Murat SEVGİ
twitter.com/MuratSevgi
Murat Sevgi Köşe Yazıları
- Akbabalar Kemirgenler Ve Parazitler
- Ne Bekliyorsunuz Ki? Öyle Veliye Böyle Çocuk
- Nükleer Strateji
- Hep Ucuza Rağbet Var Ama Ucuz Genelde Dandiktir
- Enerji Verimliliği Semineri
- Marçep
- Sosyal Medyadan Beslenmek
- Militan Çevrecilik
- Camın Arkası
- Hayatın Anahtarı: Arılar
- Virüs, Genom Teknolojisi Ve Tehlikeli İnovasyonlar
- Öteki Tarafa Geçmenin Anahtarlari
- Bu Hale Nasıl Geldik?
- Gdo: Ne Olacak Canım, Yiyin!
- Farkında Mıyız?!...
- Gdo'lu Pirincin Bedelini Kim Ödeyecek?
- Yakarak Enerji Üretmek “Yenilenebilir” Mi?
- Ateşle Oynuyorlar!
- Elektromanyetik
- Gemiler Yandı! Geri Dönüş Yok!
- Ergene Kirletilirken Neredeydik?
- Marka Bilinci Ve Algının Değişimi Üzerine
- Yönetecek Bir Şey Kalmadı Ki!
- Popüler Kültür
- Her Yil Ayni Terane
- Konu “Enerji” Olunca Facebook Çildirdi-1
- Kurban Toplumu
- Toprak Değil İnsan Erozyonu
- Sokak Kültürü
- Olağan Şüpheliler
- Meşru Müdafaa Hakki
- İletişim “Merhaba” İle Başlar
- At Gözlüğü
- Gemiler Yandı Geri Dönüş Yok!
- Kütür-Kütür Mü? Kültür-Kültür Mü?
- Ölüm Reçetesi: Can Boğazdan Gider
- Yağma Yok!
- Katalizör
- Okumak Neden Gereklidir?
- Felaket Ya Da Daha Ötesi!
- İhmal Değil Cinayet!
- Kirkbeşlik
- Bu Ay Hirsizlarin Avuçlari Kaşinir!
- Küresel Isinma Sağlığımızı Tehdit Ediyor (1)
- Sivrisinekler Sıcakta Komutayı Ellerine Alıyor (2)
- Sağlığı Tehdit Eden Sular (3)
- İnsanın Psiko-Mekaniği
- Arıtma Çamurları Yenilenebilir Enerji Kaynağı Olacak Mış!
- Yönetememenin Türkçesi
- Ekoloji - Ekonomi - Rant!

