
Dağlar Denize Paralel
Mehmet Bozdağ
Herşey AKP’nin Pensilvanya’dan kiralık olarak transfer ettiği tecrübeli forvet Hakan Şükür’ün kendi kalesine gol atmasıyla başladı: PARALEL YAPILANMA denilen bu olgu kısa bir sürede herkesin diline yayıldı, çaylar kahveler eşliğinde konuşuldu, tartışıldı. Savunanlar da oldu isyan edenlerde, gemiyi terkedenlerde oldu tamir edenlerde. Peki bu paralel yapılanma denen olgu tarihte ilk defa 21.yy’da mı görüldü. Bu yapılanmanın Türk tarihinde benzeri yok mu? Buna benzer bir olay Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah ile döneme damgasını vurmuş önemli siyaset adamlarından vezir Nizamü’l-Mülk arasında yaşanmıştır.
Sultan Aplarslan döneminde vezir olan Ebu Ali Kıvamuddin Hasan bin Ali bin İshak et-Tusi yani Nizamü’l-Mülk politik potansiyelini Sultan Melikşah döneminde kullanmaya başlamıştır. Melikşah tahta geçtiğinde henüz 18 yaşında olduğu için devlet işlerini hatırı sayılır şekilde Nizamü’l-Mülk yerine getirmekteydi. Özellikle Melikşah’ın tahta çıkışının ilk yedi yılında hükümdarın sağ kolu olmasında ziyade bizzat memleket meselelerine hükümet eden kendisiydi. Zira Nizamü’l-Mülk Melikşah’a vezirliği döneminde birtakım yakınlarına makam mevki vermesi, devlet işlerinden istişaresiz davranarak başına buyruk hareket etmesi kulağına fısıldanmıştı. Başlangıçta av ve eğlence ile vakit geçiren Melikşah İranlı vezirinin ve oğullarının iktidar sahibi olmalarından dolayı bir korkuya kapılmıştır. Melikşah ile Nizamü’l-Mülk arasındaki ilk çatışma, eskiden beri şehzadelerin idaresinde bulunan Merv valiliğine getirilen Nizamü’l-Mülk’ün oğlu Osman’ın sultanın yakını Emir Kavdan’a orada tahakküm ve hücumdan sakınmaması üzerine gelişmiştir. Melikşah bu olay üzerine vezirine gönderdiğini mektupta, “ sen benim devletimi ve memleketimi istila eyledin, evlatlarına ve damatlarına verdin. Bunlar benim adamlarıma saygı göstermiyor; halka zulüm yapıyorlar; sen de bunları görmezden geliyorsun. İster misin ki vezirlik divitini elinden ve sarığını başından alayım ve halkı tahakkümünüzden kurtarayım?” diyerek ağır bir hitap kullanmıştır. Fakat Nizamü’l-Mülk de cevap vermekte gecikmemiş ve, “Devlete ortak olduğumu henüz bilmiyorsun? Bu vezirlik divitiyle sarık senin tacın ile o derece bağlıdır ki, diviti aldıktan sonra tac da kalmaz gider!” diyerek o da Melikşahı birnevi tehtid etmiştir. Bu olaydan sonra Melikşah saray entrikalarına rağmen vezirini görevden almaya cüret edememiştir.
Büyük Selçuklu Devletinde vezire karşı hükümdarın bu şekilde geri adım atma olayı varken, bakalım 21.yy’ın paralel yapılanmasında mitinglerdeki salvoların sonucu geri adım atmak mı olacak?
Mehmet Bozdağ Köşe Yazıları

