- CorluHaber.com
- Sanat
- Beyoğlu Kumpanya Cumartesi Günü Sevil Berberi Adlı Oyunu Sergilemek İçin Çorlu'ya Geliyor

Beyoğlu Kumpanya Cumartesi Günü Sevil Berberi Adlı Oyunu Sergilemek İçin Çorlu'ya Geliyor
Hepimiz, Beyoğlu Kumpanya’yı, toplumsal olaylara dair, refleksif sorular ve cevaplar üretmek amacıyla yaptıkları sokak oyunlarından tanıyoruz. Kendi oyunları kendileri yazan, kendi şarkılarını kendileri besteleyen Beyoğlu Kumpanya, “Tiyatro müziği” başlığında yetkinleşen bir ekibin oluşmaya başlamasıyla birlikte, sokak tiyatrosu çalışmalarının yanı sıra, yine kendilerinin kaleme aldıkları, “Ülkemizden” ve “Körleme” isimli iki ayrı müzikal oyun sahneye koymuştu.
Hepimiz, Beyoğlu Kumpanya’yı, toplumsal olaylara dair, refleksif sorular ve cevaplar üretmek amacıyla yaptıkları sokak oyunlarından tanıyoruz. Kendi oyunları kendileri yazan, kendi şarkılarını kendileri besteleyen Beyoğlu Kumpanya, “Tiyatro müziği” başlığında yetkinleşen bir ekibin oluşmaya başlamasıyla birlikte, sokak tiyatrosu çalışmalarının yanı sıra, yine kendilerinin kaleme aldıkları, “Ülkemizden” ve “Körleme” isimli iki ayrı müzikal oyun sahneye koymuştu.
İki yıl aradan sonra kumpanya ilk kez bir klasik bir metin ile Sevil Berberi ile tekrar sahne alıyor. Ülkemizde daha çok opera versiyonuyla tanınan Sevil Berberi, kumpanya tarafından oyun metninden yola çıkılarak ele alınıyor.
Sevil Berberi Ya Da Yararsız Sakınma
Oyunun yazarı Beaumarchais’in sanatçı kişiliği, onun başka işlere burnunu sokmasına engel olmamıştır. Mucit kimliğinin yanına politik bir kimlik koyar. Amerika iç savaşında isyancılara silah ve para sağlamak için bir takım diplomatik faaliyetlere girer, Fransız devrim ordusuna Hollanda’dan altmış bin silah almaya çalışır, fakat başaramaz. Ajanlık faaliyetleri yürütür ve oyunlarını sahneye koyabilmek için Marie Antoinette’ye müzik dersi verir. Sevil Berberi yazarın 1775-1791 yılı arasında kaleme aldığı Figaro üçlemesinin ilk oyunudur.
Sevil Berberi’nin öyküsü; ‘’Değişimin, yitirmenin kaçınılmaz olduğu yerde, yararsızdır sakınma!’’ şeklinde özetlenebilir. Oyunun bütünü içerisinde bu öz kendini, durumlar, olaylar ve metin içerisine serpiştirilmiş semboller üzerinden var eder. Oyun, bize, aristokratlar arasındaki, mutlu sonla biten, saçma bir aşk öyküsünü anlatıyormuş gibi görünse de, esas olarak Fransız Devrimi öncesinde aristokrasinin köhneleşmesi ve köhneleştikçe de toplum üzerindeki baskısını arttırması ile Bartholo’nun elinden kaçmasın diye Rosine’i bir kafese kapatması arasındaki alegorik ilişki metnin özünü oluşturmaktadır.
Gidin, Görün, İzleyin, İzlettirin…

