
Bir Dizidir Aldı Başını Gidiyor
Şenol Koçan
Öncelikle
selamlar !
Hoş buldum..
Bana ayrılan
bu köşede kalemimin yazabildiği dilimin döndüğü sürece sizlere tarihi konularda
bilgiler aktaracağım. Belki hiç bilmediğiniz, belki de hiç aklınıza gelmeyen
yönleri ile size sunacağım. Ders kitaplarında anlatılanları yani size empoze
edilenleri değil, gerçekleri anlatmaya çalışacağım.
Bir dizidir
aldı başını gidiyor bende kayıtsız kalamadım. Muhteşem Yüzyıl’dan bahsediyorum.
Başka kanallarda ikame diziler yayınlandı ancak hangi kanalda ve kime bağlı
olduklarını unutmuş olmalılar ki ömürleri uzun olmadı. Tarihi filmler de
çekilmeye başlandı nihayet. Bu topluma kitap okutamıyorsak dizi çekeriz
demişler. Bence taktik harika, çünkü tarih en nefret edilen ders ve konulardan
olmuştu. Şimdi herkes Hürrem’i, Pargalı’yı konuşuyor. Bu bile iyi. Diziyi merak
eden insanlar kitap alıyor okuyor. Diziyi merak ettiği için bile olsa o kitabı
okuyor. Buna da şükür.
Konumuz Kanuni
Sultan Süleyman. Nam-ı diğer Muhteşem Süleyman.
Sultan Selim
oğlu Süleyman 06.11.1494 tarihinde Trabzon’da doğdu. 07.09.1566 tarihinde şu an
Macaristan toprağı olan Zigetvar şehrinde vefat etti. 46 yıl süren saltanatının
sonunda devlet 14.893.000 kilometrekare genişliğe sahip oldu. Günümüzdeki
sınırlara göre belirtirsek Macaristan, Romanya’nın Erdel ve Banat bölgeleri,
Sırbistan’ın kuzeyi (Vojvodina), Hırvatistan, Slovenya, Ege Denizindeki Kiklad
ve Sporad takımadaları, Sicilya adasının güneyinde yer alan Lampedusa ve
Pantelleria adaları, Rodos ve Oniki adalar, Sakız adası, Van, Hakkari, Ağrı,
Kars, Gürcistan’ın batısı, Aden, Yemen, Katar, Umman, Bahreyn, Eritre, Cibuti,
Somali, Libya, Fizan, Tunus’un güneyi, Cezayir doğrudan Türk devletinin
topraklarına dahil edildi. Çad ve Nijer’de hüküm süren Bornu krallığı himaye
altına alındı. İran seferlerinde fethedilen Azerbaycan, Luristan, Ardelan,
Kirmanşah, Huzistan, Şirvan elde tutulamadı. Sultan Süleyman’ın ölümünden 10
yıl geçmeden Kazan, Astrahan, Sibir hanlıkları elden çıktı. Ayrıca geçici de
olsa Fas’ın kuzeyi, İtalya’nın Messina, Reggio ve Otranto şehirleri, Korsika,
Gozo ve Balear adaları, Rutenya ve Nijniy Novgorod şehirleri Türk ordularınca
işgal edildi. Diyerek sizi sıkmayacağım. Öyle savaştı barıştı seferdi
anlatmayacağım. Daha önce ders kitaplarında görmediğiniz, belki hiç
duymadığınız şeylerden bahsedeceğim. Milletimizin en çok sevdiği şeylerden;
dedikodulardan.
Sultan Süleyman’ın dönemini
(1520-1566) şöyle bir incelediğimizde ;
1518-1523 Piri Mehmed Paşa - Türk
1523-1536
Pargalı İbrahim Paşa – Rum/İtalyan
1536-1539 Ayas
Mehmet Paşa - Arnavut
1539-1541
Lütfi Paşa - Arnavut
1541-1544
Hadım Süleyman Paşa - ? (acaba ne ?)
1544-1553
Damat Rüstem Paşa - Hırvat
1553-1555 Kara
Ahmed Paşa - Arnavut
1555-1561
Damat Rüstem Paşa – Hırvat
1561-1565
Semiz Ali Paşa - Slav
1565-1579
Sokullu Mehmet Paşa – Boşnak
devleti yönetmiş sadrazamlardır.
Her ismin yanında bilhassa milliyetini belirtmek istedim. Dönebilenlere ne
mutlu, dönemeyenlerse arafta…
Tarihçi İsmail
Hami Danişmend, Pargalı İbrahim Paşa için Kanuni’nin ayaklarını yıkattığı suyu
içecek kadar dalkavuk der. Ayrıca Piri Mehmed Paşa’yı öz oğluna
zehirlettiğini yazar. Ayas Mehmet Paşa için kadın düşkünü ve evinde 40 beşik
sallandığını söyler. Lütfi Paşa için ise zina eden bir kadının cinsel organını oydurttuğu
için eşi olan Sultan Süleyman’ın kız kardeşiyle kavga edip dövdürülerek
saraydan atıldığını belirtir. Hadım Süleyman Paşa’nın divanda Boşnak Hüsrev
Paşayla birbirlerine hançer çekip kavga edecek kadar edepsiz olduğunu, Damat
Rüstem Paşa’nın üzerinde bit olduğu için Mihrimah Sultan ile evlenebildiğini,
devlet kademesine rüşveti soktuğunu, Türk tarihini derinden sarsacak Şehzade
Mustafa’nın katline entrikaları ile sebebiyet verdiğini belirtir. Bit olayı
şudur; Kanuni kızını Rüstem Paşa’ya verecektir, ancak Paşa’nın cüzamlı olduğu
kalçasında cüzam olduğu söylenir, tahkikat yapılır Paşa’ya belli etmeden.
Üzerinde bit vardır. Bit cüzzamlı hastada bulunmaz denir. Kızı verirler. Ah o
bit çıkmasaydı çok şey değişirdi.
Olucak bir kişinin bahtı kavi tali yar
Kehlesi dahi mahallinde anun işe yarar
Rüstem Paşa
deyince duracaksın. Tarihçiler çirkin der cahil der suratsız der. Ama öldüğünde
serveti hakkında da şunu der; 5000 yazma kitap, 8000 Kur’an, 130 mücevher
ciltli Kur’an, 170 köle, 780000 duka altın (1963te 428 milyon TL imiş şimdiki
değerini siz hesaplayın) 100 milyon akçe değerinde gümüş külçe ve para (1963’te
1.2 milyar TL) 1160 deve, 2900 binek atı, 130 çift altın üzengi, 1100 altın
üsküf, 600 gümüş eğer (diyecekseniz eğeri ne yapacak, o zamanlar devlet tahvili
yok ki) 500 altın eğer, 5000 hilat(mücevherli kaftan) 80000 parça tülbent (sar
sar bitmez) 2000 zırh, 1500 gümüş miğfer, 1000 gümüş topuz, 1000 kadar çiftlik(
yazık azmış), 860 murassa kılıç, 476 değirmen(un fabrikası yok o zaman ne
yapsın), 33 adet elmas vs.vs.
Rüstem Paşa,
aslen Hırvattır. Önce silahtar, sonra imrahor, sancakbeyi, beylerbeyi ve
nihayet vezir olmuş. Aynı kandan (Slav kanından) Hürrem Sultan’da oğullarının
istikbali için ona destek ve kız Mihrimah’ı verince, büyüdükçe büyümüş. Şehzade
Mustafa’ya karşı çevirdiği entrikalar cabası. Sadrazam olabilmesi için
sadrazam Hadım Süleyman Paşa ile ikinci
vezir Boşnak Hüsrev Paşayı divanda birbirlerine düşürmüş kavga ettirip
azillerini sağlamış ve sadrazam olmuş. Sadrazam olunca Şehzade Mustafa’yı
saltanattan uzaklaştırmak için elinden geleni yapmış. Mührünün aynısını
yaptırıp onun ağzından İran Şahına mektuplar yazdırtıp yolda yakalatmış. Sözde
mektupta Şehzade Mustafa Şah’ın kızıyla evlenecek babasını tahttan indirecek.
Sonuç 6 Kasım 1553 tarihinde Konya Ereğlisi yakınlarında Şehzade Mustafa
babasının çadırında babasının emriyle 7 dilsiz sağır cellat tarafından
katledildi. Bana sorarsanız Osmanlı Devletinin duraklama dönemine girdiği tarih
6 Kasım 1553tür. Rüstem Paşanın ishal hastalığından öldüğü rivayet edilir.
Mezarı Şehzade Camiindedir. İlgilenenlere duyurulur.
Pargalı
İbrahim Paşa’ya gelirsek, Makbul iken Maktul olan sadrazam Rum veya İtalyan
olarak bahsedilir. İyi bir asker denebilir ama esas söylenmesi gereken büyük
bir diplomat oluşudur. 22 Mayıs 1524 Pazar günü Hatice Sultan ile evlenmiş. Ne
düğün ama…
Düğün At Meydanı’nda (Sultan
Ahmed’de) yapılmış. Çaldıran, Otlukbeli, Mercidabık, Ridaniye savaşlarında
kazanılan ganimetleri, atlaslar, dibalar, kadifeler kullanılmış. Sağdıç Ayas
Paşa olmuş. Mum donanmaları, havai fişek şenliği, harp oyunları, müsabakalar,
köçek raksları yapılmış. Nakhl denen altın gümüş ağaçlar düğün evine
gönderilmiş. Hatice Sultan düğünün 10.günü İbrahim Paşa’nın sarayına
götürülmüş. 15 gün 15 gece düğün sürmüş.
Sultan
Süleyman’a Kanuni diyoruz, lakin Pargalı’nın sadrazam oluşu hiç de kanuni değil
! Milletvekili seçilmeden başbakan olmak gibi. Padişahın her sözü kanun gibi
isminin de Kanuni olması doğal. Sultan Süleyman zaten her türlü yetkiyi
kendisine vermiş. İbrahim Paşa’nın fetihlere katkısı da olmuştur, Şehzade
Mustafa’yı da desteklediğini diziden öğrendik. 12 sene 8 ay 18 gün sadrazamlık
makamında bulunmuştur. Hatice Sultan dışında Muhsine Hatun adında bir karısı
daha olduğu Kumkapı’daki İbrahim Paşa Camii’ni gerçekte bu kadının yaptırdığı
rivayet edilir der İsmail Hami Danişmend. Özellikle İran seferinde kendisine
Serasker Sultan dedirtmesi, Defterdar(Maliye Bakanı) İskender Çelebi’yi ve kardeşini astırması, İran seferinde askeri
boş yere telef ettirmesi ve tahtta bile gözünün olduğunu söyler tarihçiler.
Önceden iyi
davrandığı insanlara sonradan kötü davrandığını, Kur’an-ı Kerim’e saygısını
yitirdiği rivayet ederler. 15 Mart 1536 tarihinde sarayda katledilmiştir. Mezarı
hakkında çeşitli rivayetler vardır. Okmeydanı tarafında Nasuh Paşa ile bir
soffadadır da derler Galata’da Canfeda tekyesi sahilindedir de derler.
Bir Halil gelmiş idi putları etmişti şikest
Sen Halil’im şimdi geldin kıldın halkı putperest
Pargalı
İbrahim’i, Hırvat Rüstem’i bir tarafa koyalım. Kendinizi koyun onların yerine.
Etek öpmeler, sahte gülüşler, dalkavukluklar, sen sultansın padişahsın gazları
hiç bize göre değil fark ettiniz mi ? O yüzden saray dönme dolu. Padişahın
kulusun kölesisin. Köleliği hiç tasvip etmem. Bütün dünyada ilk çağdan beri
mevcut bir sistem olsa da. Hala yok mu? Var. İnsanlar birbirlerinden sadece
bilgi bakımından üstündür. Başka bir üstünlük kabul edemem. Peki kulluk nedir
ya Rabbim ! Kulluğumuz bir tek, bir olan Allah’adır.
Son
bir not ; İngiliz Kralı gelmiş ülkemize önderimiz Atatürk, onun onuruna yemek
vermiş. Kraliyet sarayındaki düzenin aynısı sunulmuş yabancılık çekmesin diye
Kral’a. Bizim garsonlardan biri sakarlık edip servis sırasında elindekileri
düşürmüş. Bizim devlet erkanı bembeyaz o an. Atam hiç bozuntuya vermemiş,
Kral’a dönüp ‘Gördünüz mü ? Ben bu millete her şeyi öğrettim ama bir uşaklığı
öğretemedim’ demiş.
Tarih ders almasını bilmeyenler için
aynı filmi durmadan seyretmektir.
Hürrem
Sultan ile kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Kaynaklar
İsmail Hami Danişmend, İzahlı
Osmanlı Kronolojisi
Mufassal Osmanlı Tarihi
Nazım Tektaş, Çadırdan Saraya
Yılmaz Öztuna, Türkiye Tarihi
Necdet Sevinç, Osmanlı’nın Yükselişi ve Çöküşü
email: [email protected]
Şenol Koçan Köşe Yazıları

